Pencere/ Kısa Öykü
Saat sabahın altı buçuğu sanki hiç uyumamış gibi kalktım yataktan, uykulu değilim uykum da yok. Bir süre olağan şeyler değişir diye bekledim. Etrafa göz gezdirdim, küçük odayı baştan sona taradım. Aynı dolap, aynı dağınık masa ve aynı eskimiş halı. Düşünmeye başlamıştım ki tokmağı incitmeden hafiften açıldı odanın kapısı, nazikçe bir ses temiz havayla birlikte yayıldı. - Efendim kalkmışsınız, iyi sabahlar dedi. O kibar ve kırılgan ses. - Evet moncher, iyi bir gece değildi sende hissetmiş olmalısın. - Rastlantı olmasa gerek efendim o kadar işim varken yanınıza gelmem gerektiğini düşündüm. Beni düşünen birinin olması mutluluk vericiydi, sevinmiştim. Mutluluğumu belli etmek için seslendim. - Gel pencereden bakalım moncher, sen gördüğünü söyle ben gördüğümü, sen gördüklerini anlat ben gördüklerimi anlatayım. - Bakalım efendim, buyurun. Dedi. Davetim onu da mutlu etmişti. Bize değer verenlere karşı her zaman bu değerin karşılığını sevgiyle göstermeliyiz. Eğer bunu görmezden gelirse